Yeni bir şey değil elbette. Bazı kurumlar yıllardır sürdürülebilirlik raporu hazırlıyorlardı zaten. Ancak gönüllü olarak…

Şimdi yasalaştı.

İki yeni standart sürdürülebilirlik raporlaması çabalarının çıtasını yükseltiyor:

  • Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS) altında çalışan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından Haziran 2023’te yayınlanan standartlar (IFRS1 ve IFRS2)
  • Avrupa’da Avrupa Komisyonu tarafından Temmuz 2023’te kabul edilen standartlar (ESRS-Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları)

Bu standartlar için bir talep oluşmuştu. Açık, kapsamlı ve karşılaştırılabilir bir sürdürülebilirlik raporlaması için… Talep, finansal kuruluşlardan geliyordu. Sürdürülebilirlikle ilgili riskler, fırsatlar, etkiler ve stratejilerle ilgili karşılaştırılabilir ve doğrulanmış bilgi arıyorlar finansal kuruluşlar.

Ne için? Şirketin uzun dönemli dirençliliği konusunda değerlendirme yapabilmek için. Yatırım kararlarını buna göre alabilmek için.

*

Ortak bir dil oluşturmaya yönelik genel standartlarda karar kılınmasını ve bu standartların yasalaşmasını olumlu gelişmeler olarak görüyorum.

Bu standartlar ülkemizde, Avrupa’da bu yasaya tabi kurumların değer zincirinde yer alan kuruluşları da etkileyecek şüphesiz. Daha önce sürdürülebilirlik raporu hazırlamayan kuruluşlar bundan sonra sürdürülebilirlik raporu hazırlamak zorunda kalabilirler.

Ancak çok dikkat edilmesi gereken bir husus var bana göre:

Araçlar amaçların önüne geçmemeli. Raporlama bir araçtır en nihayetinde…

Kuruluşların asıl yapması gereken, çevre dostu adımlar atmak ve atılan bu adımları hedeflerle birlikte raporlamak. Çevre dostu adımların atılması ise önemli bir zihinsel dönüşümü, sürdürülebilirlik kültürünün oluşturulmasını, yeşil becerilerin geliştirilmesini ve yeşil meslek gruplarının istihdamını gerektiriyor.

Rapor yazmak tek başına yeterli değil!