İngilizce bir ifade. Sıkıcı ve anlamsız konuşmaları anlatırken kullanılıyor.

Benim aklıma Ajda Pekkan’ın seslendirdiği, sözleri Fecri Ebcioğlu’na ait, orijinali İtalyanca olan bir şarkı geliyor bu sözcükleri duyunca. “Palavra, palavra, palavra…” diyor şarkı.

“Blah, blah, blah…”

İsveçli genç iklim aktivisti Greta Thunberg, 26. Taraflar Konferansı’ndan (COP 26) önce katıldığı bir toplantıda, iklim mücadelesiyle ilgili verilen sözleri “anlamsız ve boş” bulduğunu bu kelimelerle anlatıyordu, “blah, blah, blah”. Kendisi gibi diğer genç aktivistlere yakınıyordu, “Umutlarımız ve hayallerimiz onların boş kelimelerinde ve sözlerinde boğuldu.” Dünya liderlerinin iklim kriziyle ilgili sözlerini tutmadıklarını, yeterince çaba sarf etmediklerini ifade ediyordu.

31 Ekim’de Glaskov’da başladı 26. Taraflar Konferansı. 2015 Paris İklim Anlaşması’nda verilen sözler ve iklim mücadelesinde gelinen durum konuşulacaktı.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson açılış konuşmasını yaptı: “Altı yıl önce gezegendeki sıcaklık artışını 1.5oC’de sınırlama ve net sıfıra ulaşma hedefinde anlaştığımız zaman Paris’teydim. Glaskov’da yaptığımız bu konferansı iklim değişikliği konusunda gerçekçi olma anı haline getirmezsek, bütün bu sözler blah blah blah olacak ve dünyanın kızgınlık ve sabırsızlığı kabına sığmayacak.” Boris Johnson, Greta’ya atıfta bulunuyordu.

  1. Taraflar Konferansı, Roma’da yapılan G20 liderler zirvesinde Rusya, Çin ve Hindistan’ın iklim mücadelesiyle ilgili somut bir eylem sözü vermemesinin gölgesinde başladı. G20 liderleri kömürle çalışan güç santrallerine kamu finansmanı sağlamama konusunda hemfikir olmuşlar ancak kömürden kademeli olarak nasıl vazgeçeceklerini belirten bir plan sunmamışlardı. Boris Johnson, G20 zirvesinde verilen çok küçük sözleri “hızla ısınan okyanustaki birkaç damla” olarak tanımlıyordu.

ABD Başkanı Joe Biden iklim değişikliğini zamanın en büyük bir tehdidi olarak kabul ettiğini belirtirken, Çin ve Rus liderlerini konferansa katılmadıkları için eleştirdi. “Biz bu konferansa katılarak dünyanın ABD’ye ve onun liderlik rolüne bakışı üzerinde derin bir etki bıraktık.” diyordu.

Dünyadaki karbon salımının neredeyse üçte birini gerçekleştiren, en büyük emisyon yayıcı ülke Çin, toplantıya katılmamış, yeni somut bir taahhütte bulunmamıştı. Hindistan net sıfır hedefi için 2070 yılına işaret ediyordu. Brezilya ve Rusya gibi diğer büyük emisyon yayıcılar da gözlerin aradığı ancak bulamadığı, toplantıya katılmayan ülkeler arasındaydı. Brezilya, 2030 emisyon hedefini %43’ten %45’e çıkardığını ve 2050 yılını karbon-nötr hedef yılı olarak belirlediğini yazılı olarak bildirmişti.

Fransa Başkanı Emmanuel Macron, “Isınmayı 1.5oC’de tutma stratejimize uyum sağlamayan büyük emisyon yayıcıların hedefi yükseltmeleri gerekir.” diyordu.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ise “5 İksir” dediği bir söz veriyordu: 2070 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma, 2030 yılına kadar karbon yoğunluğunu %45 azaltma, 2030’a kadar planlanan karbon emisyonlarını 1 milyar ton azaltma ve 2030 yılına kadar %50 oranında yenilenebilir enerjiye geçiş sözü.

Avusturalya Başbakanı Scott Morrison 2050 yılını net sıfır yılı olarak hedeflediklerini belirtirken, Hindistan ve Çin gibi büyük emisyon yayıcılar için tek gerçekçi mekanizmanın düşük emisyonlu teknolojiler olacağını belirtiyordu: “Biz Çin’in, Hindistan’ın veya Endonezya’nın karbon bazlı yakıt maliyetini kontrol edemeyiz. Ancak bu ülkelerle birlikte çalışarak, endüstriyel büyümeleri için düşük emisyonlu ve düşük maliyetli teknolojileri benimsemelerini sağlayabiliriz.” diyordu.

Konferansın açılış gününde yaklaşık 60 lider söz aldı. Söz alanların çoğu, zengin ülkeleri, cüzdanlarını açmadıkları, gelişmekte olan ülkeler için oluşturulan iklim geçiş fonuna yıllık 100 milyar dolar katkı koymadıkları için eleştiriyordu.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres liderlere kendi mezarlarımızı kazdığımızı hatırlatıyordu. “Yeter!” diyordu. “Biyoçeşitliliği zalimce yok ettiğimize, kendimizi karbonla öldürdüğümüze, doğaya bir tuvalet gibi davrandığımıza yeter!”

95 yaşındaki İngiliz yayıncı ve doğasever David Attenborough katılımcılara soruyordu: “Hikayemiz böyle mi bitecek?”

Bu sesler konferans salonunun duvarlarında yankılanırken duvardaki bir afiş çok dikkat çekiyordu: “Bizi hayal kırıklığına uğratmayın!”