Karbon kredisi, ticareti yapılabilen bir finansal ürün olarak karşımıza çıkıyor.

 

Bir ton karbondioksit yayma hakkına veya bir ton karbondioksit emisyonu azaltımına karşılık geliyor bir karbon kredisi.  Diğer bir deyişle bir karbon krediniz varsa bir ton karbondioksiti atmosfere salma hakkı elde ediyorsunuz.

 

Karbon kredisi elde etmek için bir emisyon azaltım projesi yapıyorsunuz.  Bu projeyle ürettiğiniz karbon kredilerinizi, bir başkası kendi emisyonlarını dengelemek için satın alıyor. Satın aldığı kredilerle net emisyonlarını azaltmaya çalışıyor. Buradaki anahtar kelime “net”. Kredi satın alan kuruluş aslında kendi faaliyetinde bir emisyon azaltımına gitmese de dünyadaki emisyon azaltımına yatırım yaparak iklim mücadelesine katkı sağlamış oluyor teorik olarak.

 

Karbon kredisi üretilen projeler dengeleme (offset) projeleri olarak anılıyor. Bu tür projelerden elde edilen karbon kredileri gönüllü veya zorunlu piyasalarda işlem görüyor. Dengeleme projeleriyle bir sektörün veya bölgenin emisyonlarının başka bir sektörde veya başka bir coğrafyada yapılan projelerle nötr hale gelmesi sağlanıyor.

 

Ne tür projeler olabilir bu dengeleme projeleri? Burada dikkat edilmesi gereken projenin olmadığı durumdaki emisyon düzeyiyle, projenin yapılmasıyla oluşacak emisyon arasındaki farkın hesabıdır. Yani projenin gerçekleşmesiyle bir emisyon azaltımının ortaya çıktığının ispat edilmesi gerekiyor. Dengeleme projesi bir enerji verimliliği projesi veya yenilenebilir enerji kaynağıyla enerji üretimi projesi olabilir. Veya bir ağaçlandırma çalışması yaparak karbon kredisi elde edebilirsiniz. Biyogazdan enerji eldesi de dengeleme projesine örnek gösterilebilir. Evinizde verimli bir soba kullanımına geçersiniz ve karbon kredisi üretebilirsiniz.

 

Ancak süreç anlatıldığı kadar kolay işlemiyor elbette. Güven sorunları var. Projenizle gerçekten bir emisyon azaltımı yapıp yapmadığınızı doğrulatmanız gerekiyor. Bağımsız denetçiler, projeler henüz kayıt altına alınmadan emisyon azaltım potansiyelini hesaplıyor. Proje gerçekleştirildikten sonra da emisyon hesaplarını kontrol ederek doğrulama raporunu oluşturuyor. Doğrulayıcılara bir ödeme yapılıyor elbette. İş bununla da bitmiyor.

 

Doğrulama raporunuzla birlikte güvenilir uluslararası kuruluşlara kayıt yaptırıyorsunuz. Tabi bu da ücreti mukabilinde oluyor. Kuruluş, belirli standartlara göre incelemesini yaparak karbon kredinizin kalitesini onayladığında artık bir karbon kredisi sertifikasına sahip oluyorsunuz. Sertifika sağlayıcısı kuruluş projenizi onaylanmış listelerde ilan edecektir. Bunun yanında zorunlu piyasalar kapsamında yer alıyorsanız doğrulanmış kredinizi yine belli bir bedel karşılığında karbon borsalarında satışa çıkarabilirsiniz.

Sizce de biraz karışık değil mi?

Emisyonlarınızı doğrudan azaltmak yerine başka bir coğrafyada, başka bir sektörde yapılan emisyon azaltım projesini “daha ucuza geldiği için” maddi olarak destekliyorsunuz. Böylelikle üstünüze düşeni yerine getirdiğinizi varsayıyorsunuz. Vicdanınız rahat. Alnınızın teriyle bir kirletme hakkı kazandınız.

Eeee, Nasreddin Hoca ne demiş?

“Parayı veren düdüğü çalar.”